'' Bin yıl sürecek. '' denilen tarih !

28 ŞUBAT...

Türkiye’de, ''irticayla savaş'' bahanesi altında toplumsal nefretin oluşturulduğu, ordunun, seçilmiş hükümeti,gayrimeşru bir şekilde devirdiği sürecin adı...

Kadınların başörtülü oldukları için okullara alınmadığı, dini vecibelerini yerine getirmek isteyen insanların, kamusal alanlardan arındırıldığı, toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararlar bütünü...

28 ŞUBAT 1997...

İslam düşmanlığının, başörtüsü zulmünün, milletin değerleriyle oynanan oyunun, ülkenin uğratıldığı milyarlarca dolarlık zararın üstünden 21 yıl geçti.

28 Şubat, Türkiye'nin kaydettiği değişim ve gelişim hızında önemli bir kilometre taşıdır.

Yaşanan sosyolojik değişimlerin, titizlikle incelenmesi gereken bir süreçtir.

Bu süreçte, İslami görünürlük ve buna bağlı kesimler hedef alınmış, demokratik düzen üzerinde derin yaralar açılmıştır.

İnsanlar, inançlarını yaşamakta, ibadetlerini yerine getirmekte büyük bir baskı ve zulüm altında bırakılmıştır.

28 Şubat'ı, bir başörtüsü meselesi veya askeri yaptırımla muhafazakarların uzaklaştırılması düşüncesi ile sınırlandırmak yanlıştır.

28 Şubat, direkt inancımıza kastedilen gündür...

'' Kansız Darbe '' olarak adlandırılsa da, toplum üzerinde bıraktığı etkiler öldürücü niteliktedir.

Can kaybı olmasa da, insanların hayallerine, umutlarına, yarınlarına, kısacası tüm hayatlarına kastedilmiştir.

Üniversitelerde, devlet kurum ve kuruluşlarında, silahlı kuvvetlerde birçok insan şantaj ve baskıya maruz kalarak görevlerinden uzaklaştırılmıştır.

Eğitim hayatları sonlandırılan kız öğrencilerin, başörtülerini çıkarmaları için kurulan ikna odalarında yaşanan travmalar, kendilerinden sonra gelen kuşakları bile etkisi altına almıştır.

Birçok şirket üzerine düzenlenen operasyonlarla, Anadolu sermayesinin önü kesilmeye çalışılmış, yerli ve milli sermaye yok edilmeye çalışılarak, ekonomimize ciddi zararlar verilmiştir.

Bu insanların tek suçları, inançlarıdır...

Batının kuklası olmuş vesayet odakları, millet iradesini sandıkta aramak yerine askeri, sivil, yargı ve medya araçlarını kullanarak muhafazakar kesimi yok etmeyi amaçlamıştır.

Türkiye'de yaşanan bütün darbelerde olduğu gibi 28 Şubat darbesinin de hedefinde, her geçen gün yükselen '' İslam '' vurgusu vardır.

Ve; yine, gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmeye çalışılan bütün darbelerde olduğu gibi gerçek mağdur, millettir.

Milletin uğradığı adaletsizliklere sessiz kalanlar, hala devam eden 28 Şubat davalarında bu ülkenin güvenliğine kastedenlere karşı verilen hukuk mücadelesinde hız kesmeye çalışsalar da, dönemin faillerinin, hak ettikleri cezayı alacakları, adaletin tecelli edeceği günü sabırsızlıkla bekliyoruz.

Adalet; kağıtlara, pankartlara, sosyal ortamlara yazılarak değil, düşüncelere, yüreklere kazınarak, savunulur...

28 Şubat döneminin acısını yüreğinde yaşamış tüm kardeşlerimizin yanındayız.

28 ŞUBAT...

Unutulmaması ve unutturulmaması adına...