Rahmetli İbrahim Erkal'ın gönül verdiği şehrine, kırgın bir anında bir sitem çığlığı şeklinde terennüm ettiği 'Erzurum, uzak şehir; dostuna tuzak şehir.' Şarkısı, her dinlediğimde içimi acıtır.

Dün, bir Erkal şarkısı çekti canım, şansıma bu çıktı. Ruhuna rahmet okurken, içimden şöyle geçirdim: 'Yok yok, belki uzak şehir ama asla dostuna tuzak şehir değil; güzel olan her şeye odak şehir!'

Üstün insanî hasletlerle birlikte bu şehrin ekonomik alanda da belli sektörler için ‘odak şehir’ olmasını hep hayal etmişimdir.

Somut hedeflere dönüştürülmesini arzu ettiğim bu hayalim sağlam gerekçelere istinat ediyor. Biliyorum ki odak şehirler, sadece kendi şahlanışlarını gerçekleştirmekle kalmıyorlar. Bulundukları bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine de öncülük ediyorlar, büyüme ve dönüşümü tetikleyen merkezler haline geliyorlar. Kentsel kalkınmalarının verdiği örneklik ve ilhamla bütünsel kalkınmaya da katkı sağlıyorlar.

Belli sektörlerde öncü olmayı başaran ‘odak şehirler’, akıllıca planladıkları yatırımlara imza atarak, istihdamı artırarak ve inovasyonu teşvik ederek zenginleşme devrimlerini hayalden gerçeğe taşıyorlar. Yatırımcı, girişimci sınıf için mıknatıs şehir, hemşehri sermayenin uğrak yeri oluyorlar. Fedakârlık denince koşuyorlar, kalkınma denince coşuyorlar, kaynak lazım olunca ne yapıp edip buluyorlar. Toplumsal talepte, lobicilikte mahirler; bilinçli istiyorlar, hep dik duruyorlar, fuzuli ağlamıyorlar!

Bu bilinçle kaleme aldığımız birçok yazıda akıllı sektörlere yatırımın önemine vurgu yaptık. Üretimi önceleyen yeni bir ekonomi paradigmasına olan ihtiyaca dikkat çektik. İleri teknoloji temelli küçük ve orta boy sanayi hamlesini zaruri gördük. Üniversitelerimizin zengin bilimsel birikimi ve teknokentimizin buluş ve patentleriyle geleceğin Erzurum'unu şekillendirecek vizyon yetenekleri sadece bizim değil, kent aydınlarının ve yöneticileremizin ortak ülküsü.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Erzurum’da yaptığı konuşmada tüm hemşehrilerimizin hislerine tercüman olarak dile getirdikleri şu ifadelerin altını çizdim: "Erzurum'un irtifa kaybına gönlümüz razı gelmez. Erzurum'u aynı şekilde dünyaya açmamız, dünyaya tanıtmamız lazım."

Cümlenin devamı önemli bir müjdeyi içeriyordu: “Burada bir güzel haberi sizlerle paylaşmak arzusundayım. Gayretlerimiz neticesinde Erzurum, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı tarafından 2025 yılı turizm başkenti olarak seçildi.”

Palandöken, Allah’ın lütfu kayağa çok elverişli pistleri ve kar kalitesiyle küresel bir kayakçılık merkezi. Önemli yatırımlar ve Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği bu sahiplenme ve pozitif yaklaşımla Erzurum kış turizminde “Odak Şehir” olma ayrıcalığına adım adım yaklaşıyor.

Tarım ve Gıda sanayiinde gerçekleştirilecek devrimsel sıçrama ile Erzurum bu alanda da “Odak Şehir” olmaya adaydır.

21. Asrın ipek yolunun en önemli merkezlerinden biri olan Erzurum, sadece ülkemizi değil, komşu coğrafyaları da hayvancılık ürünleriyle doyuracak zenginliğe, birikim ve tecrübeye sahip. Boşuna “Ekonomik genetiğe” vurgu yapmıyoruz!

Yeter ki tecrübe ve bilimi evlendirelim, bu şehri canlı hayvan yetiştiriciliğinin merkezi, gıda üretiminin küresel üssü haline getirelim.

Bu alandaki mevcut çalışmaları takdirle karşılasak da, sürekli olarak yeni fikirler üretmek, yeni şeyler söylemek ve şehrimizin hayvancılık ve gıda sanayii potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek için gösterilen çabaları 7/24 sürdürmek gerekiyor.

İşte bu nedenle, “Gıda ve Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” deyip duruyoruz ya!