Allah’ın takdir ettiği bir şeyi engelleyecek, durduracak, geciktirecek, yavaşlatacak ve değiştirecek hiçbir kimse, hiçbir güç yoktur.

Kuranı kendi dilinde okuyarak mutmain olmuş kişiye mümin denir!

Kâinatın her zerresinde bir matematik var! Ölçüler muazzam! Uzay boşluklarında havada çarpışmalar olmadığına göre ve gece ile gündüz ve mevsimlerde zerre kadar sapma, gecikme, atlama olmadığına göre ilk hareketi veren, enerjisi eksilmeden günümüze kadar sonsuz kudret, sonsuz ilmi, azmi ve rahmetiyle kâinat hareketini sürdürmektedir, O’nun istediği sürece de hareket devam edecektir. Aklı olanlar için burada deliller olduğunu bizzat Rabbim(*)1 belirtmektedir.

Ezelde ve ebedde yaratılmış olan her canlı cansız varlığın akıbeti, vadesi de bir deftere kaydedilmiştir!

Yaratan, öldüren, rızık veren; Rabbimdir! *(1)

Bunları peygamberleri aracılığıyla bize göndermiş!

Kuranı kendi dilinde okuyarak mutmain olmuş kişiye mümin denir!

İnanıp inanmamakta her bir bireyi serbest bırakmış! Sizin dininiz size, benim dinim bana ayetiyle insanın iradesine bırakılan inanç meselesinde her şahıs birey olarak inanıp inanmamakta serbesttir. İnanç ve iman etmenin temelinde Allah’ın hidayet etmesi vardır!

İnancın ilk iman noktası Allah’a doğru şekilde inanmaktır. Allah’a Allah’ın kendisini tarif ettiği şekilde inanmaktır. Burada sorgulanması gereken birçok inandım diyen insanın Allah inancında yanlışlara düşmesidir. Birçok insan şirke gidebilen, Allah’ın kendisini tanımlamadığı şekilde düşünen, konuşturan bir Allah inancı taşımaktadırlar.

Allah ve Resulüyle ilgili tefrikaları terk etmeliyiz! Allah ve Resul’ünü hoca ile şeyh ile konuşturan her tefrika, dini hikâye, masal, şiir, kaside kesinlikle terk edilmelidir. Allah’a iftiradır. Allah bütün sözlerini Kuran’da bize bildirmiştir. Allah peygamber olmak müstesna hiçbir kuluyla konuşmamıştır.

Ancak Yüce Yaratıcıyı dinleyerek, O’nu tanıyabiliriz!

O birdir. O hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır! Canlı cansız her yaratılmışın O’na her şeyiyle ihtiyacı vardır! Ezeli ve ebedidir. Doğmamış, doğurmamıştır.

Allah otoritesini hiç kimseyle paylaşmaz.

Allah yorulmaz, yetkisini kimseye ortak etmez.

O’na hiçbir şey zor gelmez! Bir şeyi istedi mi ona ol der ve o da oluverir. Bunun için sonsuz ilim ve sınırsız kudreti vardır!

Kalplerde gizlenen her şeyi bilir!

Allah’ın takdir ettiği bir şeyi engelleyecek, durduracak, geciktirecek, yavaşlatacak ve değiştirecek hiçbir kimse, hiçbir güç yoktur.

Üstteki iki cümlenin tercümesinde; hiçbir şeyh, dini lider, cemaat lideri, âlim, ulema, evliya, enbiya, hoca, hocaefendi, efendi hazretleri, müftü, medrese, tekke, zaviye şeyh veya yardımcıları Allah’ın bildirdiğinden başka hiçbir şey bilemezler! Gaybı, geleceği, müritlerinin kalplerini, gizli hallerini, ölülerin durumlarını bilemezler! Hiç bir tabiat olayına, hastalığa, salgına, uzaya müdahaleleri söz konusu olamaz! Aksini iddia edenler şarlatanlar, yalancılardır! Bunlara inananların durumları falcıya inananlardan farklı değildir!

Dua bizzat Allah’ın kendisine yapılır! Araya herhangi birisini ricacı koymak, yanlıştır. En çok “falanın yüzü suyu hürmetine” diye başlayan dualar çok çok yanlıştır. Türbelerden, mezarlardan, ölmüşlerden, şeyh, meşayıh, cemaat liderlerinden istemek ise şirktir.

Allah ölüler sizi duyamazlar dediği halde ısrarla ölmüş olan kişilerin mezarlarından, ruhlarından, eşya hatıralarından bir şey istemenin mantığını anlamak mümkün değildir. Bu doğrudan şirk ve putperestliktir.

Şahit olarak Allah yeter! Halılardan, cisimlerden, canlı cansız varlıklardan şahit tutulmaz! Aksi hareket etmemek lazımdır! Bilerek bilmeyerek çok büyük yanlışlara düşüyoruz; çok dikkatli olmalıyız.

Allah her şeye kadirdir! Bu cümle her şeye yeter anlamı taşımaktadır.

Bunları Kuran’dan öğrendim ve Kuranı kendi dilinde okumadan yaşanan İslam hakkındaki bilgilerimiz eksiktir diye düşünüyorum. Bu yüzden kendi dilimizde okumalıyız. Bu yüzden Kuranı kendi dilimizde okumayı tavsiye etmekte ısrarlıyım.

Rab (*) 1= Rab; yaratan, kanun koyan, usul, adet, tarz belirleyen, ilelebet tek efendi olan.