Terör gerçekten boynumuzu büküyor…
Bizi hayata dahil olmaktan uzaklaştırıyor.
Bir şehit cenazesinin ardından bakarak ya da tabuta sarılmış olarak ağlayan bir çocuğun gözyaşlarıyla birlikte hüzne boğulduktan sonra hangi insan kendisine dair, ihtiyaçlarıyla ilgili bir şey düşünebilir ki?
Ben diyen varsa aranızda ‘hangi insan’ vurgusuna dikkat etmesini öneririm.
Evet, yastayız!
Hiç bitmeyen ve zaman geçse de kalbimizden silemeyeceğimiz kadar büyük bir acı, içimizde taşıdığımız.
On yıllardır, üzüntümüz ateşin üzerinde unutulan kahve gibi taşıp durmakta.
Öyle de olmalı elbet.
Vefasızlık insan olanın harcında olmamalı!
Çare için tek yumruk olmalıyız.
Kabul!
Teröre karşı tavizsiz duruşumuz kesintisiz sürmeli.
Kabul!
Canımız acımalı ve ne yaptığımızın, ne söylediğimizin farkında olarak, öfkemizi saklamadan, korkmadan, hesap, plan yapmadan terörü lanetlemeliyiz.
Kabul!
Tamam da öyle mi yapıyoruz?
Siyasetle ilişkimiz teröre bakışımızı ve devletin mücadelesini tavizsiz desteklememizin ne kadar önüne geçiyor?
Terörü algı yönetimiyle sağlanan ırkçılık vurgusu yaparak konuşmaktan ne kadar uzak durabiliyoruz?
Samimi olun! Bu olup bitenler nedeniyle Türk’seniz Kürt’lere, Kürt’seniz Türk’lere, yani aynı vatanı paylaşan, aynı Allah’a inanan kardeşlerinize karşı bakışınız, duruşunuz ne kadar değişti?
Kürt’le teröristi, Türk’le ırkçılık yapanı ayıracak kadar ferasetiniz kaldı mı?
Yoksa toptancı bir zihniyetin kurbanları arasına mı katıldınız?
Elbette istemeden ve bir sürü bahaneye sığınarak itiraf etmek istemeseniz de, terörle alakası olsun olmasın, sizinle aynı topraklarda yaşayan ve bu toprakların eşit vatandaşları olan kardeşlerinize bakışınız nasıl da değişti!
İnsanlık dışı her hadiseden sonra yüzler yeniden asıldı ve en yakın komşular anlayamadıkları bir öfkenin estirdiği soğuk rüzgarlarla birbirlerine biraz daha düşman oldular.
Sadece sizi değil, aynı kötülük rüzgarı onları da etkiledi.
Bu ülkede yaşayanlar güvenemez oldu birbirlerine!
En son hadise olduğu için örneği oradan verelim. Ne kadar inkar etsek de hendek kazanlara duyduğumuz öfkeyi hendeklerin arasına sıkışıp canlarından bezenlere de yansıtmadık mı?
Oysa biz aynı kilimin motifleri değil miydik?
Kız alıp kız vermemiş miydik?
Çimentoyu birlikte karıp gecekondumuzu imece usulu bir gecede kondurmamış mıydık?
Şimdi ne oldu peki!
Birileri biz daha çok düşman olalım diye kalbimize bir bomba attıklarında, neden biz daha çok düşman olmak yerine, bize düşman olanlara karşı tek nefes olamıyoruz?
Neden… Neden… Neden?
Nedenleri siz de biliyorsunuz lakin öfkeniz ferasetinize asla ön vermiyor.
Çünkü düşmanlık, düşmanların işine yarıyor ve ayarlarımızı bozmak konusunda üzerlerine yok!
Tamam da Anadolu feraseti diye birşey yok muydu?
Vardı! Dedelerimizden dinlemiştik, ecdadımızdan biliyoruz, Çanakkale Harbinden, Kurtuluş Savaşından hatırlıyoruz.
Ama şimdi şartlar değişti öyle mi?
Bu ülkede artık kardeşçe yaşayabileceğimiz ortak bir payda kalmadı mı diyorsunuz?
Siz onu benim külahıma anlatın!