Her zaman ama sanırım bugünlerde daha çok üzerine bastırarak kardeş olduğumuzu hatırlamak/hatırlatmak zamanıdır. Zira yaklaşan seçimler, kampanyalar kardeşlik emrine ne kadar ve ne zamana kadar bağlı olduğumuzu anlayacak/anlatacak en keskin günlerdendir. O halde önce kendimi ve sizi seçimden, geçimden beri Hucurat Suresi temelli bir kardeşlik yazısıyla baş başa bırakmak istiyorum. Rabbim nefsimizin aklımızı karıştırıp bizi kalbimize yabancı kılmasını nasip etmesin.

“Müminler ancak kardeştirler. Onun için iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete nail olasınız.” Hucurat Suresi/ 10

Hayatı kalın çizgilerle kuşatın demiyorum size. Ancak merkezinde olmadığınızı bilin.

Bilin ki hayal kırıklıklarınız, size karşı gelecek durumda olmayanların yaşamlarını kâbusa çevirmenize neden olmasın.

Siz zavallı bir masal kahramanı gibi dolaşıp durmayın sokaklarda.

Kimse arkanızdan size bakıp, acınası bir tebessümle adınızı anmasın.

Hayatı, kalın çizgilerin arkasında kendinize zehir etmeyin ama merkezinde olduğunuzu sanıp etrafınızdakilere de zulmetmeyin.

İkisine de hakkınız yok. Ne kendi hayatınızı ne de başkasınınkini erdemsiz yanlışlarınızın gölgesinde tüketemezsiniz!

Hep önde olma telaşınız size yaşanacak bir hayat bırakmıyor.

İşte patron, evde hâkim, arkadaş çevrenizde öncü olmak derdinden bitap düştünüz.

Önde olmasanız geride kalacağınızı sanmanın telaşıyla mahvoldunuz.

Keşke biraz geride dursaydınız. Keşke parmaklarınızı birbirine geçirip önünüzdekine gıptayla bakabilseydiniz. Keşke azıcık nefeslenme fırsatını kendinizden esirgemeseydiniz.

Hayatın bir yarış olduğunu anlatıp durdular size.

Hayat bir yarıştır diye bellediniz derinine inmeden.

Hangi yarışta olduğunuzu bilmeden, delice asıldınız önünüze çıkan engel sandıklarınıza.

En yüksek perdeden çıkmasa sesiniz sizi boğarlar sandınız.

Yarışın bir hayat memat meselesi olduğuna inandırdılar sizi.

En önde olmak için arkanızdakilerin bile üzerine bastınız.

Nihayet pür yarış oldu yaşamınız. Dinlenmesi olmayan, molaya çıkılmayan, kazananın sevinecek kadar bile rahatı bulunmayan bir yarıştan ibaret kaldınız.

Koskocaman bir yanılgıyı, sabahtan gece yarılarına dek yaşadığınızın farkına varamadınız.

İyilik yaptığınız da oldu. Yarıştan kopmayacak kadar ama.

Sizi güçten düşüreceğine inandığınız tevazu gösterilerine hep soğuk kaldınız.

Sizin altınızdakileri acınası buldunuz, tiksintiye yaklaşan bir soğuk merhamet gösterisine döndü acemi yardımlarınız.

Verdiklerinizi gözlerinizle daha vermeden geri aldınız.

Acımadınız bile onlara, sadece aşağıda olduklarına kendinizi inandırmak için bulundunuz yanlarında.

Birlikte olduğunuz her saniyenin değerini hatırlatmak için onlara, yaptığınız her iyiliği defalarca anlattınız.

Öyle yüksek sesle anlattınız ki, verdikleriniz sesinizde boğulup kıymetsizleşti.

Siz değerinizi anlasınlar telaşıyla bağırdıkça, dinleyenlerin yüreklerinde, korkularından gözlerinde belirmeyen nefretçikler oluştu.

Siz anlamadınız. Onlar sesinizin üzerine çıkmayı kendilerine uygun bulmadılar.

Bir de önünüzdekiler vardı. Onlardan bahsederken hayatın acımasızlığı üzerine nutuklar atarak bastırmaya çalıştınız hasedinizi.

Yüksek sesle isyan ettiniz arkalarından. Yaşadıklarınız bir yarıştı ya, enikonu yenmek için herkesi, elinizden geleni ardınıza koyamazdınız.

Bu sayede yalana bulandınız. Dedikodunun ustası oldunuz. İftiralar atarken bile gözünüzü kırpmadınız.

O tecessüsünüz yok muydu, ne yaptıysanız kahrolası merakınızdan yaptınız.

Hiç bütün âlemlerin bir sahibi olduğu aklınıza gelseydi, böyle yarışır mıydınız?

Hak etmediğinizin günü geldiğinde ateşten bir gömlek gibi üzerinize giydirileceğini bilseydiniz, en önde olmak telaşıyla yitirir miydiniz elinizdekileri?

Yaptıklarınızın her zerresinin hesabını hakkıyla vermek zorunda olduğunuz aklınıza gelseydi, konuşmaktan bile hicap duymanız gereken yerlerde bağırır mıydınız, kendinizi üstün göstermek telaşıyla?

İnsan olmak hata yapmak demektir.

Kopun anlamsız yarışınızdan. Bir nefes süresi fırsat tanıyın kendinize.

Bakın etrafınıza ve kardeşlerinizle yarıştığınızın farkına varın.

Unutun acımasız kuralları, vazgeçin her etabın birincisi olmak sıkıntınızdan.

İçinizden dışınıza taşan huzurla bağırın bu kez bağırabildiğiniz kadar yüksek; müminler ancak kardeştirler.

Düzeltin ruhunuzla aranızı, düzeltin egonuzla ilişkilerinizi, düzeltin önceliklerinizi.

Her şeye derin bir nefes mesafesi bırakarak yaklaşın. Öfkeliyken oturuyorsanız dindirin kızgınlığınızı ve ayağa kalkacak kadar zaman verin kendinize.

Barışın kendinizle önce. Barışın size emanet edilen mallarınızla. Barışın barışmadıkça saadete ulaşamayacaklarınızla.

Kendi hayatınızda sulhu sağladıktan sonra barıştırın. İki kardeşinizin aralarını düzeltin.

Ve sözde kalmasın Allah’a olan bağlılığınız. Severek korkun ondan.

Allah’tan korkun ki rahmete nail olasınız.

Şimdi korkmazsanız, günü geldiğinde mutlaka korkacaksınız.

Bilin o gün gelmeden korkmayı!

Korktuğunuzun gönüllü bendeleri olun. Olun ki, korkularınız ebedi sevinçlere dönüşebilsin.