İki savaş çakıştı!

Bazı asırların ve o asırlarda yaşayan insanların böyle bir kaderi yaşamaları gerekiyor.

Bu savaşlara bakalım…

Birincisi şu an fiilen içerisinde olduğumuz ve emperyalist güçlere karşı verdiğimiz savaş!

Şimdilik adı Zeytin Dalı!

Sonra…

Sonrasını bu işbirlikçi ve tetikçilerin tutumu belirleyecek.

Aslında bu harekat sadece DEAŞ, PKK, PYD ve bilmem hangi harflerden oluşan terör örgütlerine karşı verilseydi sadece ismine savaş denilmeyecekti.

Ancak görülüyor ki, kelimenin tam anlamıyla ağzından salyalar akan yedi düvel karşımızda.

Bunları çıkarlarına göre bazen yanımızda gibi görsek de oynanan stratejik bir oyundan ibaret.

İşte tam bu noktada fiilen cephede olan Mehmetçiğimize ve planlamaları ve akılcı taktikleriyle resmen dünyaya karşı savaş kazanmaya çalışan hükümetimize elbette ama esasen Başkomutanımıza destek vermek ahlak, erdem, vatan severlik ve iman gereğidir.

Bunu bu kadar açık yazıyorum çünkü bu kadar açık!

Yazdıklarımın siyasi bir tarafı da yok esasında. Siz bu hükümeti ve icraatlarının bir kısmını başarısız buluyorsanız onları bu milli meseleyle karıştırmayınız.

Çünkü sapla saman karışınca işler sarpa sarar.

Şimdi milletimizin bir bağımsızlık mücadelesi var ve hepimiz; yüreğimiz, imkanlarımız ve fiili gücümüzle Mehmetçiğimizin yanında ve onları sevk ve idare eden devlet yöneticilerinin kararlarının arkasında dimdik durmalıyız.

Duramazsak ya da durmazsak ne olur?

Bir daha arkasında duracağımız, uğruna savaşacağımız ve geleceğinde söz sahibi olacağımız bir vatanımız olmaz!

Bu iş bu kadar açık ve net!

Şimdi gelelim bu asrın insanları olan bizlerin ikinci savaşına…

O da içimizdeki savaş!

Enaniyetimizle…

Kibrimizle…

İnsanlığımızla…

Servetimizle…

Mevkimizle

yani içimizde dönüp duran herşeyle sürekli karşı karşıya kaldığımız savaş!

Bu cephe çok ağır bir cephe, birinci savaştan daha kolay kazanılabilir asla değil.

İnsanların hayatlarını cehenneme çeviren en şiddetli çarpışmalar aslında bu cephede cereyan ediyor.

Ve en büyük kayıpları bu savaşta veriyoruz.

Ailemizi…

Şahsiyetimizi…

İnsanlığımızı…

Dostlarımızı…

Kendimizi…

Bu savaşı kaybedince kaybediyoruz.

İnsanın karşısındaki insana kendi çıkarları için kem bakmasıyla başlayan savaşın sınırları da ahlakı da maalesef yok!

Bir yakınına, iş arkadaşına, kardeşine hatta babasına, hatta eşine, hatta evladına karşı ilk kibir bombasıyla başlatılan savaş, çıkar topları ve hırs bombardımanıyla artık geri dönülemez bir hâl alıyor.

Aslında savaştığı kendisi, bombalayarak yıktığı kendi dünyası olduğunu fark edemeyen zavallıların savaşı olarak pek çok kişisel tarihte yerini alıyor.

Siz artık içinizdeki savaşa dur demeyecek misiniz?