Coğrafya bir şehrin, bir milletin kaderini belirler. Bunun en güzel örneği Erzurum'dur. Yazılı tarihin ilk günlerinden günümüze kadar uzanan şehrin konumu, stratejik önemi bunu tescil etmektedir.

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Ruslar Erzurum'u ele geçirmek için hep hesap yaptılar. Fırsat kolladılar. Bunun için 1856 yılında, 1877-1878 yılında ve nihayet 16 Şubat 1916 yılında Erzurum'u işgal ederek bu niyetlerini ortaya koydular.

Osmanlı devleti Rusların bu niyetlerinin akamete uğratılması amacıyla şehrin muhtelif yerlerine 23 tabya inşa ederek bölgenin ve şehrin savunmasını güçlü tutmayı öncelikli hedef olarak belirledi. Ancak bu tabyalardan 21'inin günümüze gelmesi de üzüntü kaynağımızdır.

1853 yılından 1894 yılına kadar yapılan bu tabyalardan biride Şahap Paşa Kışlasıdır. Tafta Tabyası Erzurum-Tortum yolu üzerinde Gürcü boğazını ve Kargapazar dağ geçitlerini tutmak için Dumlu ile Köşk köyü arasında inşa edilmiş, Kuzeydoğusunda Karagöbek, Güneyinde Çobandede tabyası ile tahkim edilmiştir.

Tabya II. Abdülhamit döneminde 1884 yılında Şahap Paşanın başkanlığında Tiranlı Binbaşı Mahmut Hayret Beyin sorumluluğunda yapılmıştır.

Tabyanın duvarları düzgün kesilmiş Kamber taşından, Horasan harcıyla yapılmış, Hilal görünümünde toprağa gömülü olarak inşa edilmiştir. Kapı ve pencereleri tam kemerlidir. Bu tabyayı diğerlerinden ayıran tarafı süsleme unsurlarının varlığıdır. Avludan yukarı çıkan merdiven korkulukları ve pencere silmeleri süslemecilik bakımından dikkat çekmektedir.

Tafta tabyasını içteki oval merkezi kısımları ile yarım ay şeklinde kuşatan iki kısımdan meydana gelir. Merkezi kısma yuvarlak kemerli kapıdan girilmektedir. Buradan dehlize geçilmekte iki yanda iç içe dört tane oda bulunmaktadır.

Tabyanın kuzeyinde hamam, tuvalet ve ahırlar bulunmakta, kuzey ve güneyde ocak nişleri bulunmaktadır. Topçu odalarına sağda ve solda iki merdiven ile çıkılmakta olup önceleri topçu odası olarak kullanılan bu mekânlar daha sonra mescit ve depo olarak kullanılmıştır.

Tafta Tabyası özellikle 1915-1916 yıllarında Rusların Kargapazar Dağını aşarak Erzurum ovasına girmek istemelerinde savaşa sahne olmuştur. Çünkü Ruslar Köşk Köyü, Tafta Tabyası, Umudum köyünü alarak Tivnik köprüsünden geçip şehri batıdan kuşatıp Deveboynunda ve Karskapı civarındaki Osmanlı ordusunu kuşatarak imha etme isteklerine karşı bu tabyada direniş Rusların emellerine ulaşmalarını engellemiştir.

Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu ve Tarihçi Tahsin Akgün'ün tespitlerine göre 3000 Erzurumlu sivil silahlanarak Dumlu, Tafta, Köşk üzerinden Kargapazar Dağının üstüne çıkarak Ruslarla savaşmış, şehitler vermiş aynı yolla geri çekilerek ordumuza derin bir nefes aldırmış ve askeri birliklerimizin geri çekilmesini sağlamıştır. Yani dünyada ordular sivil halkı korumak için vardır. Erzurum'da bu tam terse dönmüş siviller orduyu korumuşlardır.

İkinci Dünya Savaşına kadar askeri birliklerin kaldığı ancak II. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan Soğuk Savaş Döneminde 51 Tümenin Dumlu'ya intikali bölgeye büyük bir değer katmış, Topçu Taburu 1992 yılına kadar Şahap Paşa Kışlasında kalmıştı. 1992 tarihinden sonra Dumlu'daki askeri birlikler bakım ve onarımıyla ilgilerini devam ettirdiler. 2006 yılında askeri birlikler tamamen Dumlu'dan ayrılınca tabyada korumasız kalmış oldu. Askeri birlikler Dumlu'yu tamamen terk edince Tafta Tabyası da kaderine terk edilmiştir.

2019 yılına kadar nispeten sağlam olan tabya ne yazık ki bu tarihten sonra tam bir tahribata uğradı. Özellikle hayvan barınağına dönüştürülen Şahap Paşa Kışlası son yıllarda koyun çobanlarının geceleri ahır olarak kullandığı mekâna dönüştürülmesi bizim; ecdada, tarihe karşı vurdumduymazlığımızı gözler önüne serdi.

Şehit kanlarıyla sulanmış, binlerce işçinin alın teri el emeğiyle yapılmış olan bu vatan toprağının bu şekle dönüşmesi benim içimi acıttı. ruhumu kararttı. yüreğimi dağladı..

Sonuçta Rusların bile vermediği zararı bu güzelim tabyayı ahır haline getiren bizler vererek yok oluşa terk ettik.