1895 yılında Erzurum’da çok büyük bir kolera salgını baş gösterir. Bölge valisi şehrin kavşak noktalarına dev kazanlar koydurur ve çay demlettirerek halka içirir. Çok kısa bir zaman içinde mikrobun ölmesi sağlanır ve hastalık önlenir. Bu salgında başlayan alışkanlık yaygınlaşır. O gün bugündür bu şehirde çay içilir. Hem de ne içmek..! Adeta çaydanlıklar süzülür.

Ülkemiz çay üretiminde Çin, Hindistan, Kenya ve Sri Lanka’dan sonra 260 bin ton üretimle dünyada beşinci sırada. Her ne kadar son yıllarda ithalat yapılsa da çay üretiminde Rize, Doğu Karadeniz bölgesinde yüzde 65’lik oranla ilk sıradadır. Yapılan araştırmalara göre çay, zihinsel ve bedensel yorgunluğu giderir. Kanın pıhtılaşmasını engeller, sinir sistemi üzerinde etkilidir. Kilo almayı önler, harareti giderir ve kalbi korur. Çayın bu faydalarını az çok hepimiz duymuştuk.

Şimdi sık durun..! Meğerse bir yıldır dünyanın başına bela olan virüsün ilacı da çay’mış. Hem de bizim Rize’nin çayı..! Ben demiyorum, dünyada bütünleyici tıbbın kurucusu olan ABD’li Doktor Leo Gelland, korona virüsün (Covid 19) ilacı Türk çayıdır diyor. İyi mi..? Çayın korona virüsle mücadelede oldukça faydalı olduğunu anlatan Doktor Leo, ‘’Siyah çayda bulunan bazı maddeler virüsün çoğalmasını önler. Çay olduğu gibi içilmelidir. Türk çayı bu virüse bire bir ilaçtır. Bol bol içilmelidir’’ diyor.

Doktor Leo’nun iksir, derman dediği siyah çay, her ne kadar Rize’de yetişse de en çok Erzurum’da içilir. Kıtlama şekerle içe içe bitirilemeyen kıtlama çay, Erzurum’da yaz aylarında semaverde kış aylarında ise çaydanlıklarda içilir. Çay içmek adeta bir tutkudur. Hele misafirlikte içmiyorum dedikten sonra önce hatır çayı, ardından zor çayı ve en sonunda da cırıldım çayı içirilir. Erzurum'da çay içerken kaşık pek kullanılmaz. Kıtlama şeker; (19. yüzyılda şehirdeki şeker kıtlığından dolayı tasarruf amacıyla şeker diş ile kırılarak, küçük parçalar halinde tüketilir. Ve bu alışkanlık haline gelir)

Velhasılı kelam, çay demek; ‘’Henüz her şey bitmedi, yeniden başlıyoruz’’ demektir. O halde, hem ABD’li doktor Leo’nun (Leo Gelland) hem Erzurumlu İbo’nun (İbrahim Erkal) dediği gibi; ‘’Bi çay getir kıtlama’’.