Avrupa nüfusunun büyük bir kısmı emekli yaşlılardan oluşuyor. Dolayısıyla devletler için büyük külfet..! Çağdaş Avrupa(!) bu yükten kısa yoldan kurtulmak için zaman zaman virüslerle nüfus planlaması yoluna gidiyor. Yaklaşık olarak 110 gündür tüm dünyada etkisini sürdüren korona virüsünde riskli grup yaşlılar. Ölüm kotası ne kadar bilemiyoruz ancak hedef 65 yaş üstündeki insanların ortadan kaldırılması. Dünya nüfusunun fazla olduğu konusunda dünyanın efendileri hemfikir. Elbette, bu bir komplo teorisi. Peki ama ya gerçekse..!

Bu komplo teorisi ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilemiyoruz. Ama yaşananlara bakıldığı zaman atamız Ertuğrul Gazinin oğlu Osman Gaziye söylediği ‘’Ananı atanı say! Ey oğul bil ki bereket büyüklerle beraberdir’’ dediği hedefin büyükler olduğu ortada. İşte bu sebeple büyüklerimizin bu süre içerisinde sokaklara çıkmamaları evde kalmaları gerekiyor. İnsan yükü ağırdır elbet, atalarımız derler ki, ‘’Allah sağ gözü sol göze muhtaç etmesin’’. Bugün evlerinde bakmakla yükümlü oldukları yaşlıları olanların bu dönemde hem büyüklerinin sağlığı hem de kendilerinin sıhhati için sabırlı olmaları elzem. Yaşlılar risk grubunda ancak gençlerde taşıyıcı olarak riskli. Bugünler elbet geçecek ancak hasarsız geçirmek için sabretmek gerekiyor. Hayatta kalmak için evde kalmak şart.

İşin özeti evde kalmazsak bu sorun çok sürecek, hayatlarımız korku filmlerine dönecek. Önümüz yaz. Çiçekler açacak, böcekler uçacak. Piknik sezonu başlayacak kısa bir süre sonra. Ne Palandöken Gölet’inde, ne Pasinler’de ya da Ilıca’da veyahut ne de bir parkta ağız tadında mangal, ne de doya doya semaver yakabileceğiz. Şöyle çoluk çocuk arabamıza atlayıp gezmeye gidemeyeceğiz. Evde kalmazsak, kimse evimize gelmeyecek, ne de biz kimsenin evine gidip iki bardak çay içip, iki lafın belini kıramayacağız. Bu iş uzarsa, ne çalışabileceğimiz işyerleri kalacak, ne de ay sonunda alacağımız bir maaş. Bu iş uzarsa alışveriş merkezlerine giremeyecek, sadece makarna stoku yaparak yarına çıkabilecek miyiz diye düşünerek günlerimizi geçireceğiz..!

Evde kalmazsak, bu süreç uzayacak. Tarla bahçe ekilemeyecek, gıda sorunu yaşayacağız. Sağlık alanındaki aşırı yüklemeden dolayı devletimiz IMF’ye boyun eğmek zorunda kalacak. Teröre karşı tokadımız zayıflayacak, sınırlarımıza taciz başlayacak. Camilerimiz cemaatsiz, okullarımız talebesiz kalacak. Çocuklarımız dört duvar arasında televizyon kolik, agresif bireyler olarak sağlıksız hale gelecekler. Düğünlerimiz ertelenecek, ölülerimiz yıkanmadan, cenaze namazlarımız bile doğru dürüst kılınmadan üç dört kişiyle kireçlenmiş tabutlarla toprağa gömülecek. Bu illetten dolayı mezarlarımızı bile ziyaret edemeyeceğiz. İşin en kötüsü hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..!

Normal hayatlarımıza dönmek için zaman geçirilmeden bir zümre için değil, bir süreliğine tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli. Aksi halde bu yaz ne huzurumuz kalacak, ne paramız ne de mezarlıklarda yerimiz..!