Sevgili Acıkan Günlük; ırkçılığın ne feci bir şey olduğunu anlatan güzel sözcüklere ne kadar acıktığımız geldi aklıma.
Herkes ırkçılık kötüdür diyor ama öyle itimatsız sözcükler, öyle güvenilmez haller içinde söylüyorlar ki bütün bunları, yalancı dolma gibi insanın karnını doyursa bile ruhunu tatmin etmiyor.
Milliyetçilik denilen, sadece mensubiyet anlatmak için kullanılması gereken ayracı, müthiş bir ayrımcılık haline getirmeye çalışanlar var.
Bu hiç iyi bir şey değil Sevgili Acıkan Günlük. Yaralıy3f1or hepimizi.
Bizim ülkemizde Türk ve Kürt milliyetçisi olduklarını söyleyen bir kısım insanın ırkçılığa varan hallerini gördükçe, milletini sevmekle, başka milletlerden nefret etmek arasındaki farkı iyi koruyamamanın ne berbat felaketlere yol açabileceğini düşünmeden edemiyorum.
Bereket genel olarak aklını kaybetmiş ve şoven duyguların esiri haline gelmiş körlere dönüşmüş değiliz.
Ama ırkçılığın azının bile tahammül edilemeyecek bir musibet olduğunu da gayet iyi görüyoruz.
Çocuklarımız ölüyor Sevgili Acıkan Günlük!
Biz böyle durumlarda Rabbimizin bize söylediklerine bile aldırmadan bela bir merhametsizliğin peşinde, sonu bilinmez bir çukurun içerisine bırakıyoruz kendimizi.
Düştükçe, sarıldığımız bütün kurtarıcıların yılan olduğuna aldırmadan, kötülükten kötülüğe çarparak parçalanıyoruz.
Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır”(Hucurât sûresi, 13)
Hucurat Suresine iman edenler için; Türk, Kürt, Arnavut, Çerkez olmanın ne farkı olabilir?
Her hangi bir ırka mensup bulunmaktan doğan bir şeref nasıl bulunabilir?
Peki, ırksa önemli olan takva ne olacak?
Bir Türk için, iyi bir Kürt Müslüman ne ifade edecek?
Bütün bunlar; bir erkek ve bir kadından yaratılan bütün insanlık için, akılla düşünüldüğünde ne ifade edebilir ki?
Aynı ana, aynı babadan doğmuş çocukların şerefe vesile olması umulan kavi bir ırk ısrarı hiç de zekice görünmüyor bana!
Üstelik Sevgili Akıllı Günlük, Peygamberi bir olan, aynı kitaba iman eden insanların, bir ayrılık gayrılık davası güderek, birbirlerinden nefret etmelerini hiç anlayamıyorum.
Allah Resûlü (asm) Vedâ Hutbesinde:
“Ey İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, Ondan en çok korkanınızdır. Arabın Arap olmayana takvâdan başka üstünlüğü yoktur”
Veda hutbesinin bir önemi yok, biz öfkemizi kutsamaktan yanayız diyenlere, söyleyecek bir sözüm elbette bulunmuyor.
Onlarla bir insanlık imtihanına birlikte girmeyi aklımdan bile geçirmiyorum çünkü!
Irkçılık; Sevgili Acıkan Günlük, insanların diri diri fırınlarda yanmasına sebep olmuş.
Pazarlarda renklerinden dolayı bir mal gibi satılmalarına neden olmuş.
Köpeklerden esirgenmeyen bir lokma ekmeğin kendilerine verilmemesine sebep olmuş.
İnsanlığın bu kadar ilerlediği, medeniyetin zirvede olduğu söylenen bir zamanda hâlâ ırkçılık illetinin etrafında toplanabilen insanların varlığını gördükçe, şartlarımızın ne kadar ilkel kaldığını hayretle düşünüyorum.
Bize bu kötü haller yakışmıyor!
Üstelik hesabın en çetin olduğu gün geldiğinde, ırkçılığın nasıl bir nâr olup üzerimize yapışacağını düşünmeden yaşamak, akleden bir insan için inanılası gelmiyor.
Allah’ın affedemeyeceğini söylediği tek borç, kul hakkı!
Şu ırkçılık meselesini bir kere de bu açıdan düşünsek nasıl olur sizce?
Bu konuda söylenecek söz çok Sevgili Acıkan Günlük. Biz sözü sözün güzeline meftun olmuş bir adama bırakalım.
Bir de Mehmet Akif söylesin bu belanın ne berbat bir şey olduğunu…
“Hani, milliyetin İslâm idi… Kavmiyet ne!
Sarılıp sımsıkı dursaydın ya milliyetine.
“Arnavut” ne demek? Var mı şeraitte yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri,
Arap’ın Türk’e; Laz’ın, Çerkez’e yahut Kürd’e;
Acem’in Çinli’ye rüçhânı mı varmış? Nerde!
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer!
Fikri kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır Ruh-u Nebi tefrikanın;
Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın!
Şu senin akıbetin bin bu kadar yıl evvel,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dinle Peygamberin ilâhî sözünü.”
Sarılıp sımsıkı dursaydın ya milliyetine.
“Arnavut” ne demek? Var mı şeraitte yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri,
Arap’ın Türk’e; Laz’ın, Çerkez’e yahut Kürd’e;
Acem’in Çinli’ye rüçhânı mı varmış? Nerde!
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer!
Fikri kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır Ruh-u Nebi tefrikanın;
Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın!
Şu senin akıbetin bin bu kadar yıl evvel,
Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dinle Peygamberin ilâhî sözünü.”