Dünyada yedi milyar insanın var olduğunu düşünürsek; o kadar da birbirine uyumlu ve birbirine zıt Allah inancı vardır. Aynı dinden olan insanlar bile Allah hakkında farklı düşünmektedirler.

Müslümanlar arasındaki Allah inancı aynı mıdır derseniz; burada da aynı düşüncelere sahip olmadığımız konuşma ve davranmalarımızdan anlaşılmaktadır!

İnanıp, zıttına hareket etmemeliyiz. İnancın ilk şartı olan doğru iman, doğru Allah inancıyla mümkündür. Şirk koşmak ise iman etmemekle, iman edememekle ilgili bir durumdur.

Doğru Allah inancını ise Kuran’dan, Allah’ın kendi zatını anlatmasından öğrenip uygulayabiliriz!

Bunun için İhlas suresi bile yeter:

1-“Deki O Allah’tır, birdir. 2- Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir). 3- Doğurmamıştır, doğmamıştır. 4- Hiç kimse O’na denk değildir!”

İşte üzerinde düşünülecek, her bir ayet üzerinde tefekkürü zikir olacak bir ayeti kelime!

Ve Fatiha Suresi; Rahman, Rahim olan Allah’a şükrederken; Ahretteki büyük din gününde ( Mahkemeyi Kübra olarak algılıyorum) tek yetki sahibi, tek Malik, tek söz sahibi, tek şefaatçi, tek Hakim, tek otorite olduğunu anlıyoruz. Ve Fatiha’da sadece Allah’a kulluk edilip, sadece Allah’tan yardım beklenileceği söylenmiştir.

Kuran’a en çok hürmet eden ve uyan Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (SAV) uymamız da Kuran’da emredilmiştir.

Ali İmran 31, 32, 132, Nisa 69, 80, Enfal 20, 46 Ayetleri “Allah’a ve Resulüne itaat edin” mealindeki Allah’ın emirleridir.

Kuran’a uymamız gerekiyorsa önce Kuran’ı kendi dilimizde okuyup, anlamaya çalışmalıyız. Maalesef Kuran okuyup anlamaya çalışan insanlar gene Müslümanlar tarafından eleştirilebilmektedirler.

Kuran’ı anlamaya çalışarak okumadan, doğru Allah ve Resulü inancına ulaşamayız. Şirkler içerisinde ve tenakuzlarda yuvarlanıp gideriz.

Dinimizi doğru dürüst anlayamadan, Allah ve Resulü inancını Allah’a göre nasıldır sorusunun cevabını anlayamadan doğru Müslüman olamayız!

“Allah kendi otoritesini kimseyle paylaşmaz” Kehf 26.

Birçok Müslümanın Allah inancını düzeltmesi gerekmektedir. İsteklerimizi, dualarımızı, sadece Allah’a yapmalıyız. Ne Peygamber, ne evliya, ne enbiya ne şeyh- meşayık ne de cemaatlerin, tarikatların ve liderlerinin böyle bir yetkisi veya gücü vardır. Bize hayır da şer de, hidayet de, inayet de şefaat de sadece ve sadece Allah’tan gelir. Allah’ın takdir ettiği yaşayacağımız bir hayır veya şerri Allah takdir eder, erteler, değiştirir, hafifletir; bu sadece O’nun inisiyatifindedir. Başka birini aracı, tasarruf sahibi bilmek şirktir.

Şirk ise birçok Müslümanın içine düştüğü bir küfür durumudur. Bu Allah’ı tanımamaktan, gönderdiği Kuran’ı kendi dilinde anlamaya çalışarak okumamaktan kaynaklanmaktadır.

Allah’ın emirlerini bir tefrikalar, hurafeler ve karmaşık durumlarla açıklamaya çalışanlar olduğu gibi bunlara inanan Müslüman kardeşlerimiz de ne yazık ki bulunmaktadır.

Oysa Allah’ın dini tertemiz, berrak, pak, kolay, güvenli!