Hatırlatma yapmayı ve “biz demiştik” demeyi hiç sevmedik, sevmiyoruz…
Ama ne yazık ki, bir kez daha yine biz haklı çıktık…
Ne demiştik?
Kupa iyi, güzel hoş ama…
Erzurumspor’da enerji kaybına sebep oluyor, diye…
Nitekim bunu önceki akşam bir kez daha gördük; şans, kader, kısmet, Beşiktaş’ı kupadan eledi diye, zahir kendisini Liverpool zannetti Erzurumspor… Erkan Sözeri de kendisini galiba Jürgen Klopp…
Kadro ayrı bir faciaydı, oyun ayrı bir facia…
Kendi kalemize 25 ve 61’inci dakikalarda attığımız golleri, Merthan’ın triplerini, Emrah’ın akıl sır ermeyen halini ise, hiç hesaba bile katmıyoruz…
Kaldı ki, burada Trabzonspor maçının analizini yapacak da değiliz… Biz tam tersine bundan sonrasına dair naçizane bir uyarıda bulunacağız, hepsi bu…

*

Erkan Sözeri, eşittir çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştü adeta…
Öyle ki…
Nerede ne yapacağını kestirebilene aşk olsun yani!
Hoş Erkan Sözeri böyle de, oyuncular farklı mı?
Değil elbette…
Mübareklerin hepsi ayrı telden çalıyor; bakıyorsunuz bir maçta aslan kesilmiş, diğer maçta sahada silikler arasında…
Bu nedir, biliyor musunuz?
Risktir, risk!
Ve Erzurumspor’un böylesi riskleri sırtlanma lüksü bile yoktur!
En önemlisi de…
Takım için var gücüyle mücadele eden Hüseyin Üneş’e bunları yaşatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur…
Hele taraftarın yüzünü yere düşürtmeye ki!
Aman Allah’ım…

*

Bakın, şunu demeye çalışıyoruz:
Önümüzde çok zor bir maraton var ve takım olarak biz halen daha “biz” olabilmiş değiliz…
Bu istikrarsızlıkla…
Bu belirsizlikle…
Bu oyun anlayışı ve bu teknikle…
Gitmez, gitmez, gitmez!
Deniliyor ki:
Erkan Sözeri’ye sahip çıkalım!
Tamam, çıkalım çıkmasına da; her maçta ve sonrasında bizim aklımıza kim mukayyet çıksın peki?
Sezon sonunda hedeflerimizi tutturamazsak eğer; hepimize sorulmayacak mı sanıyorsunuz “aklınız neredeydi?” diye…
Sorulacak elbette…
Maazallah!
Böyle bir sonuçla karşı karşıya kalırsak var ya; bunun hesabını ne Erkan Sözeri, ne futbolcular, ne de yönetim verebilir!
Biz şimdiden demiş olalım da…
Siz demedi, demeyin!