Kuran ramazan ayında indirildi.

Kuran en çok ramazanda okunur!

Çocukluğumda daha sık olarak evlerde hatimler okunurdu! Hafız eve gelir, hatim okurdu, okuduğu hatimden belli bir miktar para alırdı, mahallenin bayanları ev ev dolaşırlar, Kuran dinlerlerdi. Erkekler ise camilere Kuran dinlemeye giderlerdi. Her camide mutlaka günde vakit namazların önünde veya namazın arkasından bir veya iki cüz hatim okunurdu. (Bakınız; Din adamlarının para alması ile ilgili ayeti kelime Bakara 174 )

Ki; Kuran’ın indiriliş amacının Arapça olarak defalarca okumak olmadığı, Kuran’dan dinlemek olmadığı açıktır! Durmadan tekrar edilen Kuran’dan ne anladığımız önemlidir! Ne anlıyoruz; Allah’ın hangi emrini anlamış oluyoruz, hiç!

Kuran en çok ezberlenen bir kitap! Ne ezberlediğini bilmedikten sonra; ne faydası olabilir ki? Allah bunu da istemiyor!

Hattatlar tarafından yazılmış, çok güzel sesli hafızlar tarafından okunuyor! Allah’ın istediği bu da değil!

Bir gün bir papaz efendiyle karşılaşmıştım! Daha doğrusu ziyaret ettiğimiz ünlü bir kilisede yanımdaki arkadaşıma bir papazla konuşmak istediğimi söyledim. “Olur” dedi. Amacım Hz. İsa’ya kadar olan peygamberlere inanıp, sonra Hz. Muhammed (SAV) ‘e niçin inanmadıklarını soracaktım ve belki de tartışacaktım. Tercüman aracılığı ile merhaba dedim, kendimi tanıttım, Türkiye’den geldiğimi söyledim! Güleryüzle hoş geldin dedi! “Müslümansınız sanırım” dedi! “Evet” dedim! “Ben Kuran’ı birkaç defa okudum, hala daha okuyorum” dedi. Ben çöktüm! Çünkü ben Kuran’ı kendi dilimde okumamıştım. Yerin dibine girdim. Okumadığım bir Kuran ışığında neyi anlatacak, neyi nasıl tartışacaktım?

Sebebi ziyaretimi sordu. Ben de din adamlarına saygı duyduğumu ve nezaket ziyareti yapmak için geldiğimi söyledim, izin istedim ve kendi kendime ağzıma gelenleri söyleyerek oradan ayrıldım!

Ömrü boyunca namaz kılan bir insanın Fatiha’nın, İhlas’ın anlamını bilmediğini söylersem abartmış olmam! Yüz kişiden üç kişi ancak biliyordur diye düşünüyorum.

Allah’ın ilk emri “Oku”! Allah’ın ilk emrine başka anlam yüklerseniz, Kuran’ı da kendi dilinizde okumazsınız!

Kamer Suresinde üç ayet birbirinin aynısı ve “Andolsun biz Kuran’ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?”. (17, 22, 32 ayetler).

“Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı özenle kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için gizli açık harcayanlar, tükenmeyecek bir kazanç umabilirler!”. Fatr 29. Sayfanın altında editör şu yorumu yapmış; “Bu ayetin tefsirini okumazsanız, bu ayeti tercümeden anlayamazsınız” diyerek ne büyük bir hata yapmış. Oku emrine ve Kamer Suresi’ne ne kadar zıt bir görüş belirterek muhalefet yapmış. İşte sıkıntı böyle yorumlarda başlıyor.

Ben şunu anladım; Kuran’ı mutlaka kendi dilimizde ve üzerinde düşünerek ve ibadetten her davranışımıza kadar uygulamakla emrolunmuşuz!

Kuran’ı Arapça okumak sünnet, manasını anlamaya çalışarak okumak ise farz! Ve bu farz da diğer birçok farzlar kadar yetim ve terk edilmiş görünüyor. Ve Kuran’ı kendi dilinde okumamak için ne çok bahaneler duyuyor, görüyorum!