Kambur her yerde olabilir. Ülkede, yerel yönetimlerde hata kendi içinde… Asıl olan bu kamburu teşhis etmek ve kamburun yok olması için gerekli olan neyse o yolda ilerlemek…

Kambur cansız da olabilir. Örneğin bir kurum ya da bir sanat akımı ya da politika… Her neyse kambur, ona neden olan kesinlikle canlıdır: yani insan. En tehlikelisi de bu işte: canlı bir kamburun, cansız bir kamburla birleşmesi… Hele bir de kambur, kambur olduğunun farkında değilse…

Bazıları bildiğini sanar... Öğretmen ise kitaptan okuyarak anlatır ya da defterden… Yönetici ise egosunu tatmin etmeye çalışır, kimseye danışmaz, kendini kral sanar. En büyük o’dur. Onun bildiği doğrudur. Sadece şikâyet eder, çözüm üretmez… İşte en tehlikeli kambur bunlardır. Bunlar ülkemiz için en büyük sıkıntılardır. Çünkü bunların yetiştirmeye çalıştığı ya da yönettiği insanlar onu model alabilir. Zaten yalan yanlış ve eksik bilgilerle yönetilen veya yetiştirilen insan daha da büyük bir kambur oluşturmaya en büyük adaydır.

Eğitim şart diyor bir reklâmında Cem Yılmaz. Gülerek izlediğim reklâmda ki o söz, şimdi nasılda dilime pelesenk oldu. Eğitim şart! Yaptığı işi sadece para için yapanların, üretmeyenlerin, hep kendi bilenlerin, sadece sövüp çözüm üretmeyenlerin olmadığı; temiz idealist, üretken bir toplum istiyorsak eğitim şart!

Kamburların en vahşisi, en hırpalayıcısı ve en azgını Sanat Kamburlarıdır. Onlar ki bilmeden bilen, görmeden gören, yeniyi kabul etmeyen, eskiyle sürünen, günceli yok sayan kişilerdir. Bunların arasına bir de ikiyüzlüleri koymak gerekiyor. İkiyüzlüler dolayısı ile kişiliksiz kişiler sanatın bugününü suiistimal edip, geleceğini baltalıyorlar. Sürekli değişen yenilenen küreselleşen bir dünyada sallayıp başını, alıp maaşını yan yelip yatan bir dediği bir değini tutmayan kamburlar size sesleniyorum: “Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz. Şu an yalnızsınız ve bu yazıyı okurken kendinizi kandırmanızın bir anlamı yok. Ya işi ehline bırakın, ya da riyakârlıktan uzak, tutarlı, çağdaş ve üretken bir sanat için çalışın!”

Pir Sultan Abdal şiirinin birinde der ki:

Pir Sultan Abdal’ım sözlerim haktır
Hak diyen kullardan hiç şüphem yoktur
Cehennemde ateş olmaz nar yoktur
Herkes ateşini kendi götürür.

Bizde ki Sanat Kamburları geleceğimize öyle ihanet ediyorlar ki bırakın ateşi, ateşin yanında laneti de beraber götürecekler. O sanat kamburları hem kör hem sağır ama fena dillidirler. Bazıları da her ne kadar sanat adına hizmet ediyor gibi görünse de, o kamburlara el pençe divan durarak ve onların buyruklarından çıkmayarak kendileri de kambur oluyorlar.

Her zaman şuna inandım: bakırcılık yapıyorsan bakırcılığın tarihini ve tarihsel sürecini iyi bileceksin. Futbolcuysan kuralları çok iyi bileceksin. Sadece bunlar yetmez tabii. Pratiğin olduğu kadar kuramın, kuramın olduğu kadar ilgin olmalı. Düşünün ki yazarlık yapmaya çalışıyor abimiz ama kitap okumuyor. Basketbolcu sözüm ona ama maç izlemiyor. Tiyatro oyunculuğu yapıyor oyun izlemiyor. Halk ozanı ya da popçu ama kendisinden başka dinlemiyor. İşte bunlar sanatımıza, kendine ve en önemlisi geleceğimize ihanet ediyor.

Sizi miskin şarlatanlar sizi! Yaptığınız bini aştı. Ya okuyun ya izleyin ya çalışın ya üretin ya da yol açın artık. Seviyesizce ahkâm kesmeyin artık! Yeter bırakın bizi! Sanat yapmak istiyoruz! Sanat adı altında sizin yalakalığınızı ya da şakşakçılığınızı yapmayız! Çaldığınız bizim zamanımız değil. Hepimizin geleceğinin zamanını çalıyorsunuz.

Sanat daha fazla kirlenmesin!