Geçen hafta günübirlik Bilecik’e bir arkadaşımla seyahat düzenledik, trenle gidip, döndük!

Hani bir söz vardır “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” derler! Ben biraz gördüklerimi ve biraz da yediğim içtiğimden söz edeceğim!

Bilecik şahane şirin mi şirin bir ilimiz! İnsanı naif, kibar! Yerler tertemiz! Sosyal olarak katılabileceğiniz bir yer yok! Bilecik Yaşayan Şehir Müzesi, Bilecik Arkeoloji ve Etnografya Müzelerini gezebilirsiniz.

Öğlende arkadaşımla bir esnaf lokantasına gittik. Her taraf tertemiz. Yemekler güzeldi ve benim tutarım 230 TL tuttu, lokanta sahibi 150 TL aldı. Yanlışlık var dedim, “hayır yok, siz misafirsiniz”, dedi. Lokantanın karşısında bir camsız dükkânını da çay içmek için ayırmış, çay içmeye oraya davet etti. Biraz sohbet ettik, kardeşi elinde iki hediye paketiyle geldi ve bize nar ve ayva lokumu hediye etti. Şaşırdım. Beyefendi ne zahmet falan derken; “siz şehrimize misafir gelmişsiniz, bir hatıranız olsun” dedi. Tekrar fiyatların kurtarıp kurtarmadığını sordum ve “hayat pahalılığı malum, biraz kurtardı mı, herkes etli yemek yesin istiyoruz” diye de ekledi. Gerçekten şaşırdım.

Hani nasıl olsa daha gelmeyecek fırsat bu fırsat diyen lokantacılarımız var ya; keşke onlar bu hatıramı okuyup değerlendirmeye alsalar!

İkinci seyahatimi İzmir’e yaptım. İzmir Ege’nin incisi; idi tartışmaya açık! Bir çay ocağında kahvaltı yaptık, 4 çay içtik, beşinci çayları Manisalı olan iş yeri sahibi bunlar benden dedi! Öğlen tabldot dört tabak yemek 120 TL. Çorba, bir tabak ana yemek, pilav üstü fasulye, tatlı veya cacık; lokantacıya “bu fiyat kurtarıyor mu” diye sordum. “Hamdolsun abi niye kurtarmasın?” dedi. Pahalı satıp müşteri kaçıranlardan Allah razı olsun, onlar bize yetiyor” dedi. Sonra aynı tabldot veren lokantalar daha gördüm. Bir fırında burger, pizza, sandviç, tost üretiyor, fiyatlar 70 ila 100 TL arasında sıra bulamazsınız! Boyoz 12,50 TL her yerde. Başka yerlerde boyoz kadar hamur işleri görüyorum, (çörek mesela) 25,00 TL!

Birçok cadde ve sokaklarda izmaritler, kâğıt mendil ve su şişe atığı gördüm. Oysa sabahleyin erkenden o caddelerden geçerken; belediye araçlarının caddeleri suyla yıkadıklarını görmüştüm!

İzmir Fuarı bir pazar gibi geldi bana, hediyelik eşya ve yiyecek içecek yerleri var. Birkaç vasat marka standı ve daha çok öğrencileri ilgilendiren stantlar var. İngiliz ve ABD Kültür stantları göze çarpıyor.

Lunapark yok denilebilir.

Yiyecek içecek bölümünde Erzurum cağ kebabı, döneri ve Hatay mutfakları göz dolduruyor.

İzmir Fuarı’ndan hayvanat bahçesi de başka bir yere taşınmış. Hayvanların esir edilmesi durumuna karşı olsam da gene de tabiatta yaşayamayacak kadar zayıf ve ortam bulamayan hayvanlar için olmasından yanayım.

İzmir Fuarı yerine küçük bir panayır veya gezilecek bir yer diyebilirim.

Her yerde yerlere sigara izmariti atanlar, sigarayı yanınızda içerken dumanını size gönderenler, trenin vagon aralıklarında ve tuvaletlerinde sigara içenler, yerlere kâğıt peçete veya şişe atanlar; bağıra bağıra telefonla veya yanındakiyle konuşanlar, sizler ne zamana medeniyet çizgisini yakalayacaksınız!

Seyahat için pozitif enerji biriktirip, meşakkatlerden rahatsız olmayanların her seyahati ayrı bir psikolojik destek ve bir hatıradır; tavsiye ederim! Çıkın dışarı lütfen, herkesin hastalığı, kafasında sorunlar, ekonomik zorluklar, dışlanmışlıklar, yorgunluklar, yalnızlıklar, kendince bozuk hikayeler var; var da var, siz yine de çıkın lütfen!